1999 – Haziran, Sayı: 160, Sayfa: 016 Her mahlûkun seâdeti, kendi yaratılışındaki gâyeye uygun olarak yaşaması ile tahakkuk eder. Cihanın en üstün varlığı insan olduğundan...
1999 – Mayis, Sayı: 159, Sayfa: 011 1789 Fransız ihtilâli gerçekleşip de dünyâda milliyetçilik cereyanları revaç buluncaya kadar Osmanlılar’ın, idâresi altında bulundurdukları gayr-i müslim teb’ada...
1999 – Mayis, Sayı: 159, Sayfa: 050 İhrâma bürünmüş Arafat vakfesine hazırlanırken acı bir telefon ve buruk bir ifâde ile mübârek evlâdımız Hâfız Emin‘in Kafkas...
1999 – Nisan, Sayı: 158, Sayfa: 020 İstikâmet, umûmî mânâsıyla bir hedefe tezatsız, tereddüdsüz ve devamlı olarak yönelip ilerlemek demektir. Ancak tasavvuf ıstılâhında, yaratılışdaki mâsûmiyet...
1999 – Subat, Sayı: 156, Sayfa: 020 Cenâb-ı Hakk’ın ahsen-i takvim üzere yaratmış olduğunu beyân buyurduğu insanoğlu, kâinâtın âdetâ bir özü veya tohumu gibidir. Çünkü...
1999 – Ocak, Sayı: 155, Sayfa: 020 Cenâb-ı Hakk’a sonsuz hamd ü senâlar olsun ki, Ramazan-ı Şerîf’in mağfiret iklîmi, mü’minleri bir rahmet bulutu gibi gölgesi...
Bu kitapta cihangir bir imparatorluğun cihâna hükmeden sultanlarının, onlara yön veren Hakk dostlarının, âlimlerin, devlet adamlarının ve diğer mümtaz sîmâların bazılarını bulacak, onların örnek şahsiyetlerini...
1998 – Kasim, Sayı: 153, Sayfa: 020 Cenâb-ı Hakk, insanın idrâkini, ancak zıdlıklarla kavrayabilen bir yapıya sâhib kılmıştır. Bu sebepledir ki âlemde, zıdlık asıldır. Dolayısıyla...
1998 – Eylul, Sayı: 151, Sayfa: 020 Cenâb-ı Hakk vahdâniyyeti kendisine münhasır kılmış, bütün mahlûkâtı çift olarak halketmiştir. Aralarına da cezb ve incizâb kanunu koyarak...
1998 – Agustos, Sayı: 150, Sayfa: 020 Tasavvufun başlıca gâyesi, ham insanı ihlâs ile tezyîn ederek kâmil insan hüviyetine kavuşturmaktır. Çünkü insan, kendisini Rabbine vâsıl...
1998 – Temmuz, Sayı: 149, Sayfa: 017 Cenâb-ı Hakk, imtihân-ı ilâhî îcâbı olarak insanı fısk ve takvâ esaslarıyla techîz etmiş; onu hayra da şerre de...
1998 – Haziran, Sayı: 148, Sayfa: 021 Sesler ve nefesler, Cenâb-ı Hakk’ın ilk fermânı olan {REF Yaratan Rabbinin adıyla oku!} emri mûcibince Kur’ân sadâsı ile...
1998 – Mayis, Sayı: 147, Sayfa: 021 Tasavvuf, insan fıtratında mevcûd olan ulvîliklere âid temâyülleri, sohbet, zikir, riyâzât ve ihlâs ile geliştirerek ham insandan “insan-ı...
1998 – Nisan, Sayı: 146, Sayfa: 021 Mâsivâ, yâni Allâh’dan gayrı bütün varlıklar, en basitinden mükemmeline doğru bir hiyerarşiye tâbî olarak yaratılmıştır. Bu hiyerarşinin zirve...
1998 – Mart, Sayı: 145, Sayfa: 020 İslâm’ın beş temel rüknünden biri olan hac, nebîler silsilesinin ilki Âdem -aleyhisselâm-‘dan âhırzaman nebîsine kadar yanık gönül terennümleri...
1998 – Subat, Sayı: 144, Sayfa: 021 İnsanoğlu mahlûkât içerisinde en mükerrem olarak yaratılmıştır. Güçlü-güçsüz, sıhhatli-sıhhatsiz, bilgili-bilgisiz, zengin-fakîr gibi fertler arasındaki farklılaşma ve kademeleşme ise,...
Bu kitapta cihangir bir imparatorluğun cihana hükmeden sultanlarının bir kısmını bulacak, onların hâkim oldukları beldelerde rızâyı İlâhî için yaptıkları merhamet, şefkat ve muhabbet dolu hizmet...
1998 – Ocak, Sayı: 143, Sayfa: 020 Îmânın ilk meyvası merhamettir. Ondan uzak bir gönül zî-hayat (hayat sâhibi, canlı) değildir. Her hayrın başı olan besmele...
1997 – Aralik, Sayı: 142, Sayfa: 020 Hal edilmesinin hemen ardından Sultân, kasden bir yahûdî muhiti olan Selanik‘e gönderilip orada zengin bir yahûdî aile olan...
1997 – Kasim, Sayı: 141, Sayfa: 020 Osmanlı pâdişâhlarının otuzdördüncüsü, İslâm halîfelerinin doksandokuzuncusudur. Sultan Abdülmecîd’in ikinci oğlu olup 1842’de dünyâya gelmiştir. Genç yaşta dînî ve...
1997 – Ekim, Sayı: 140, Sayfa: 020 Otuz ikinci Osmanlı pâdişâhıdır. Babası Sultân II. Mahmûd, annesi büyük hayır ve hasenâtlar sâhibi Pertevniyal Sultân‘dır. 1861 yılında...
1997 – Eylul, Sayı: 139, Sayfa: 020 Ondördüncü Osmanlı pâdişâhıdır. Ondört yaşında 1603 yılında Eyüb Sultân’da kılıç kuşanarak pâdişâh olmuştur. Pâdişâhlığı ondört sene devam etmiştir....
1997 – Agustos, Sayı: 138, Sayfa: 020 “Gülsuyu isen, mekânın nûrlu çehrelerdir. Necâset isen, her yerde sıkıntısın!” “Koku satanların vitrinlerine bak! Her cinsi kendi cinsiyle...
1997 – Temmuz, Sayı: 137, Sayfa: 020 Hakikat-i Muhammediyye’ye yakınlaşabilmek, akıldan ziyade muhabbet ile mümkündür. O’na tabi olmanın şeref, haz ve lezzetini tatmak için, kendisine...
1997 – Haziran, Sayı: 136, Sayfa: 016 Eğer servet sâhibi zengin bir kişi isen, bütün Arabistan‘a hâkim olan, bilumûm Arap ulularını kendisine muhabbetle râm eden...
1997 – Mayis, Sayı: 135, Sayfa: 023 Ol Seyyidü’l-kevneyn Muhammed Mustafa‘ya salevât!.. Ol Rasûlu’s-sekaleyn Muhammed Mustafa‘ya salevât!.. Ol Imâmu’l- Harameyn Muhammed Mustafa‘ya salevât!.. Ol ceddü’l-Haseneyn...
1997 – Nisan, Sayı: 134, Sayfa: 026 Her canlı varlığın başlangıcındaki müşterek vasfı, acz içinde dünyaya gelmesidir. Bu sebepledir ki, onlar, bu acizlikten çıkıp olgunluğa...