1999 – Subat, Sayı: 156, Sayfa: 020 Cenâb-ı Hakk’ın ahsen-i takvim üzere yaratmış olduğunu beyân buyurduğu insanoğlu, kâinâtın âdetâ bir özü veya tohumu gibidir. Çünkü...
1999 – Ocak, Sayı: 155, Sayfa: 020 Cenâb-ı Hakk’a sonsuz hamd ü senâlar olsun ki, Ramazan-ı Şerîf’in mağfiret iklîmi, mü’minleri bir rahmet bulutu gibi gölgesi...
1998 – Kasim, Sayı: 153, Sayfa: 020 Cenâb-ı Hakk, insanın idrâkini, ancak zıdlıklarla kavrayabilen bir yapıya sâhib kılmıştır. Bu sebepledir ki âlemde, zıdlık asıldır. Dolayısıyla...
1998 – Eylul, Sayı: 151, Sayfa: 020 Cenâb-ı Hakk vahdâniyyeti kendisine münhasır kılmış, bütün mahlûkâtı çift olarak halketmiştir. Aralarına da cezb ve incizâb kanunu koyarak...
1998 – Agustos, Sayı: 150, Sayfa: 020 Tasavvufun başlıca gâyesi, ham insanı ihlâs ile tezyîn ederek kâmil insan hüviyetine kavuşturmaktır. Çünkü insan, kendisini Rabbine vâsıl...
1998 – Temmuz, Sayı: 149, Sayfa: 017 Cenâb-ı Hakk, imtihân-ı ilâhî îcâbı olarak insanı fısk ve takvâ esaslarıyla techîz etmiş; onu hayra da şerre de...
1998 – Haziran, Sayı: 148, Sayfa: 021 Sesler ve nefesler, Cenâb-ı Hakk’ın ilk fermânı olan {REF Yaratan Rabbinin adıyla oku!} emri mûcibince Kur’ân sadâsı ile...
1998 – Mayis, Sayı: 147, Sayfa: 021 Tasavvuf, insan fıtratında mevcûd olan ulvîliklere âid temâyülleri, sohbet, zikir, riyâzât ve ihlâs ile geliştirerek ham insandan “insan-ı...
1998 – Nisan, Sayı: 146, Sayfa: 021 Mâsivâ, yâni Allâh’dan gayrı bütün varlıklar, en basitinden mükemmeline doğru bir hiyerarşiye tâbî olarak yaratılmıştır. Bu hiyerarşinin zirve...
1998 – Mart, Sayı: 145, Sayfa: 020 İslâm’ın beş temel rüknünden biri olan hac, nebîler silsilesinin ilki Âdem -aleyhisselâm-‘dan âhırzaman nebîsine kadar yanık gönül terennümleri...
1998 – Subat, Sayı: 144, Sayfa: 021 İnsanoğlu mahlûkât içerisinde en mükerrem olarak yaratılmıştır. Güçlü-güçsüz, sıhhatli-sıhhatsiz, bilgili-bilgisiz, zengin-fakîr gibi fertler arasındaki farklılaşma ve kademeleşme ise,...
1998 – Ocak, Sayı: 143, Sayfa: 020 Îmânın ilk meyvası merhamettir. Ondan uzak bir gönül zî-hayat (hayat sâhibi, canlı) değildir. Her hayrın başı olan besmele...
1997 – Aralik, Sayı: 142, Sayfa: 020 Hal edilmesinin hemen ardından Sultân, kasden bir yahûdî muhiti olan Selanik‘e gönderilip orada zengin bir yahûdî aile olan...
1997 – Kasim, Sayı: 141, Sayfa: 020 Osmanlı pâdişâhlarının otuzdördüncüsü, İslâm halîfelerinin doksandokuzuncusudur. Sultan Abdülmecîd’in ikinci oğlu olup 1842’de dünyâya gelmiştir. Genç yaşta dînî ve...
1997 – Ekim, Sayı: 140, Sayfa: 020 Otuz ikinci Osmanlı pâdişâhıdır. Babası Sultân II. Mahmûd, annesi büyük hayır ve hasenâtlar sâhibi Pertevniyal Sultân‘dır. 1861 yılında...
1997 – Eylul, Sayı: 139, Sayfa: 020 Ondördüncü Osmanlı pâdişâhıdır. Ondört yaşında 1603 yılında Eyüb Sultân’da kılıç kuşanarak pâdişâh olmuştur. Pâdişâhlığı ondört sene devam etmiştir....
1997 – Agustos, Sayı: 138, Sayfa: 020 “Gülsuyu isen, mekânın nûrlu çehrelerdir. Necâset isen, her yerde sıkıntısın!” “Koku satanların vitrinlerine bak! Her cinsi kendi cinsiyle...
1997 – Temmuz, Sayı: 137, Sayfa: 020 Hakikat-i Muhammediyye’ye yakınlaşabilmek, akıldan ziyade muhabbet ile mümkündür. O’na tabi olmanın şeref, haz ve lezzetini tatmak için, kendisine...
1997 – Haziran, Sayı: 136, Sayfa: 016 Eğer servet sâhibi zengin bir kişi isen, bütün Arabistan‘a hâkim olan, bilumûm Arap ulularını kendisine muhabbetle râm eden...
1997 – Mayis, Sayı: 135, Sayfa: 023 Ol Seyyidü’l-kevneyn Muhammed Mustafa‘ya salevât!.. Ol Rasûlu’s-sekaleyn Muhammed Mustafa‘ya salevât!.. Ol Imâmu’l- Harameyn Muhammed Mustafa‘ya salevât!.. Ol ceddü’l-Haseneyn...
1997 – Nisan, Sayı: 134, Sayfa: 026 Her canlı varlığın başlangıcındaki müşterek vasfı, acz içinde dünyaya gelmesidir. Bu sebepledir ki, onlar, bu acizlikten çıkıp olgunluğa...
1997 – Mart, Sayı: 133, Sayfa: 042 Alman-İngiliz sanayî rekabetinin eseri olan l. Cihan Harbi başladığı zaman Osmanlı Devleti, İttihat ve Terakkî istibdadı altındaydı. Millî...
1997 – Subat, Sayı: 132, Sayfa: 036 Bin atlı akınlarda çocuklar gibi sendik; Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!.. Osmanlı sultanlarının onuncusudur....
1997 – Ocak, Sayı: 131, Sayfa: 034 Aşağıdaki şiir Yavuz’un Allah Rasûlü -Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem-‘ne karşı olan hürmet ve muhabbetini ne güzel ifade eder:...
1996 – Aralik, Sayı: 130, Sayfa: 021 Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, ailece Konya’ya yerleştikten sonra tahsîlini tamamlamak için Halep ve Şam’a gider. O sırada takrîben otuz...
1996 – Ekim, Sayı: 128, Sayfa: 034 II. Bayezîd, Osmanlı sultanlarının en büyüklerinden biri olduğu halde, değeri layıkı ile takdîr edilememiş bir şahsiyettir!....