Kâinatta, Kur’ân’da ve İnsanda SIR ve HİKMET 2

Yüce Allah, sır ve hikmet dolu bir kelâm eyledi; bu fânî gurbet âleminde ne yapacağını şaşıran insanlara ışık tuttu. Vuslata yüz akıyla dönüş yolunu gösterdi. Hayatı, tekrar cennet iklimine mazhar edecek bir mahiyet ile tanzim etti. Unutana hatırlatma, gaflete dalana îkaz, uyuyana uyandırıcı bir sabah nûru, koşturana hız, gözlere fer, gönüllere hüner lutfetti; âdetâ bütün sonsuzluğu bir noktada seyrettirdi.

Bu kelâm;

Peygamberlere gönderilen suhuflar oldu, kitaplar oldu; en son olarak da Kur’ân-ı Kerim oldu.

Ta ezel âleminden bugüne Allâh’ın yüce katından tecellî eden bu ilâhî kelâmlara / sözlere / beyanlara her âşinâ gönül ve lisan da, birer sır ve hikmet hazinesi hâline geldi.

O ilâhî hitapların ilk muhatapları Rabbimizin rasulleri ve nebîleri oldu. İkinci muhatapları da Hakk’ın velîleri ve edipleri oldu. Üçüncü muhatapları da sevdâ ve bağlılık halkasını oluşturdu.

O ilâhî kelâm ve sözlerden nasiplerine göre peygamberlerin biri safiyyullah, biri neciyyullah, biri halîlullah, biri rûhullah, biri de habîbullah pâyesine erişti.

O ilâhî beyan ve ifadelerden nasiplerine göre; kimi sıddîk, kimi fâruk, kimi zinnûreyn, kimi hayder ve ilim şehrinin kapısı oldu.

O ilâhî kelimelerden nasiplerine göre; kimi büyük bir imam, kimi irfan hazinesi, kimi mâneviyat sultanı, kimi Mevlânâ, kimi Yûnus oldu. Kimi Bahâeddin Nakşibend oldu kimi İmâm-ı Rabbânî. Kimi Fatih oldu, kimi Akşemseddin. Kimi Ahmed Han oldu, kimi de nice hanlar yetiştiren Hüdâyî.

Hep o ilâhî kelâmdan nasip ile…

Hep o ilâhî kelâmdaki sırlar ve hikmetler ile…

Yayın: Yüzakı Yayınları

Dil: Türkçe

Yıl: 2011

Eseri temin etmek için tıklayınız….