27 Ocak 2015

Fahr-i Kâinât Efendimizʼi Hazret-i Ebû Bekir de gördü Ebû Cehil de. Fakat göz, gönle bir gözlük mesâbesindedir ve asıl gören; gönüldür.

Nitekim Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh-, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼe bakınca hayran oldu. Öyle bir muhabbet duydu ki: “Canım, malım, her şeyim Sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah!” dedi. Oʼnun yanındayken bile Oʼna hasret kaldı, Oʼnun gül yüzünü seyretmeye doyamadı.

Bunun aksine; kalbi şirk, nefsâniyet ve cehâletle âdeta katranlaşmış olan Ebû Cehil baktığında ise, o Saâdet Güneşi karşısında âmâ kesildi, yalnız kendi kasvet ve sefâletini gördü. Bin bir hakaret, iftirâ, zulüm ve işkenceyle o hakîkat nûrunu söndürmeye çalıştı. Neticede ise -günümüzdeki emsalleri gibi- sadece kendi âkıbetini sonsuz bir azap faslına çevirdi…