Muhabbetle yaklaşılan sâlih kimselerden gönüllere huzur ve ferahlık aksettiği gibi, gâfil ve fâsık kimselerden de sıkıntı ve kasvet akseder. Zira gül, sümbül, karanfil gibi nâdide çiçeklerle bezenmiş bir bahçe üzerinden esen bir meltem, gittiği yerlere gönülleri mest eden hârika râyihalar götürürken; bunun aksine, kokuşmuş mezbele ve leşler üzerinden geçip gelen bir rüzgâr da o çirkin kokuları etrafa yayar; böylece nefesleri tıkayıp ruhları daraltır. Dolayısıyla zâlimler, fâsıklar ve nefsânî bir hayata dalarak Allâhʼı ve âhireti unutan gâfillerle ülfet ve ünsiyet, âdeta mânevî hayatın kanseridir.