21 Ekim 2016

İnsan, tıpkı Hacerü’l-Esved gibi Cennet’ten çıkmadır. İşlediği günahlarla ne derece düşerse düşsün, onun özündeki değer bâkîdir. Bu sebeple, günaha olan düşmanlığı günahkâra sıçratmamak îcâb eder. Fakat günahkâra olan müsâmahayı da günaha taşırmamak gerekir. Bu üslûp, nice gâfillerin ıslâhına vesîle olmuştur.

Nakledildiğine göre İbrahim bin Edhem Hazretleri, sızmış hâldeki bir sarhoşun pis kokulu ve bulaşık ağzını yıkamıştı. Bunu niçin yaptığını soranlara da:

“–Eğer yüce Allâh’ın adını zikretmek için yaratılan dil ve ağzı bulaşık olarak bıraksaydım, (zikre) hürmetsizlik olurdu…” demişti.

Adam ayıldığında ona:

“–Horasan zâhidi İbrahim bin Edhem senin ağzını yıkadı…” dediler.

Bu durumdan mahcub olan sarhoşun gönlü de uyandı ve:

“–Öyleyse ben de tevbe ettim…” dedi.

Böyle bir ıslâha vesîle olan İbrahim bin Edhem Hazretleri’ne rüyasında Hak katından şöyle nidâ edildi:

“–Sen Biz’im için onun ağzını yıkadın! Biz de senin için onun kalbini yıkadık!..”