18 Mart 2021

Çanakkale’de yedi düvele karşı yiğitçe çarpışan şanlı askerimiz, sadece kahramanlık ve cesaret değil, aynı zamanda bir îman destanı yazmıştır. Harbin en çetin ânında Binbaşı Lütfi Bey:

“Yetiş yâ Muhammed! Kitabın elden gidiyor!” diye feryâd ederken rûhâniyet-i Rasûlullah’tan istimdâd ediyordu.

Yine Çanakkale Muhârebeleri’nde büyük muvaffakıyetler sergiledikten sonra Doğu Cephesi’ne koşarak ağır yaralanan Zâbit Muzaffer Bey, son nefeslerini verirken, artık konuşamadığı için cebinden bir zarf çıkarmış, yerden aldığı bir çöp parçasını yarasından akan kanlara batırarak:

“–Kıble ne tarafta?..” diye yazmış, rûhunu kıbleye dönerek Rabbine teslim etmişti.

Çanakkale, mânevî güç karşısında maddî gücün nasıl hezimete uğradığına târihî bir misaldir. Bütün dünya şâhittir ki, alnı secdeli, ağzı duâlı, sîneleri îman dolu o mübârek neslin sahip olduğu mânevî güç, düşmanın kat kat fazla olan maddî gücünü bertaraf etmişti.

Bizler;

–Düşmanı bu topraklara uğratmamak,

–Mâbedinin göğsüne nâ-mahrem eli değdirmemek,

–Dînin temeli olan ezanları susturmamak,

–Mazlumların gözyaşlarını dindirmek,

–Hakkı tutup kaldırmak için gözünü kırpmadan şehîd olan o aziz ecdâdın torunlarıyız.

Bugün Anadolu’da ocağı tüten her evin kudsî hâtırasında bir Çanakkale şehîdinin bulunduğu muhakkaktır. Bu hâl, nesilden nesile intikâl edecek bir şeref madalyasıdır.

Lâkin dün Çanakkaleʼde; din, îman, namus, vatan ve bayrak uğruna can fedâ ederek istiklâl ve istikbâlini kurtaran yiğitlerin torunlarında, bugün aynı değerler ne kadar mevcuttur? Bugün en önemli meselemiz bu olmalıdır.

Unutmayalım ki bugün bizler de bütün bir millet olarak, dînimizi, mukaddesâtımızı, vatanımızı, bayrağımızı; gelecek nesillere aynı ruh ve heyecan ile taşıyabilme hususunda gayret ve fedakârlık imtihanlarıyla karşı karşıyayız.

Milletlerin bekāsı; kalben seviye kazanmış, fedâkâr nesiller yetiştirmekle mümkündür. Çocuklarını Bedir, Uhud, Hendek, Malazgirt, Mohaç, Çanakkale destanlarıyla büyüten nesil; dînine, îmânına, lisânına, tarihine, bayrağına, vatan ve milletine, velhâsıl bütün maddî-mânevî değerlerine sahip çıkacaktır.

Bunun için genç nesillerin; en kıymetli hazinemiz olan millî ve mânevî değerlerimize sahip çıkma şuuruyla yetişmeleri elzemdir. Şair Mehmed Âkif, bu mesʼûliyeti ne güzel hulâsa eder:

Sahipsiz olan memleketin batması haktır,

Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır…

Bu vesîleyle, 106. sene-i devriyesinde bulunduğumuz Çanakkale başta olmak üzere, tarihimizden bugüne kadar dîn ve vatan uğrunda canlarını seve seve fedâ eden aziz şehidlerimizi hürmet ve minnetle yâd ediyor, Allah’tan rahmetler niyaz ediyoruz.