Hayat; her zaman düz bir çizgi gibi devam etmez, dâimâ med-cezirler, iniş-çıkışlar, acı-tatlı sürprizler olur. Kulun vazifesi; o med-cezirlerde de kulluk istikâmetinden ayrılmamak ve muvâzeneyi muhafaza etmektir. Nitekim Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz;
- Hendek Harbi’nin meşakkatli günlerinde de;
- Mekke Fethi’nin zafer günlerinde de;
اَللّٰهُمَّ لاَ عَيْشَ اِلاَّ عَيْشُ الْاٰخِرَةِ
“Allâhʼım! Esas hayat, âhiret hayatıdır.” buyurmuştur. (Buhârî, Rikāk, 1)
Demek ki mühim olan;
‒Varlıkta şımarmamak,
‒Yoklukta isyan etmemek,
‒Her dâim Cenâb-ı Hakkʼa hamd, şükür ve rızâ duyguları içinde bir gönül kıvamıyla kulluğa devam etmektir.