10 Aralık 2016

Rabbimiz’in istediği, Peygamberimiz’in öğrettiği şekilde namaz kılan bir toplum; bedenen ve rûhen sıhhatli olur. Nitekim asr-ı saâdette Medîne-i Münevvere’ye bir doktor gelmişti. Yapacak bir iş bulamadı. Neticede Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ona ailesinin yanına dönmesini tavsiye ettiler. Yine, bize gelen nakillere baktığımızda, asr-ı saâdette psikolojik bir rahatsızlığa da rastlamıyoruz. Zira onlar, İslâm’ın lûtfettiği huzuru yaşıyorlardı.

Cemil Meriç’in güzel bir tâbiri var:

Namaz, psikiyatrik bir tedavidir. Çünkü namaz kılan, kendini yalnız hissetmez. O en büyük güce bağlıdır. O gücün inâyeti içindedir. Namazı huşû içinde kılan bir toplumda psikiyatrik hastalık olmaz…

Oruç, (zekât ve infak) gibi ibadetlere devam eden bir toplumda sosyolojik patlamalar olmaz. Bunun sonucunda büyük buhranlar yaşanmaz, zulüm olmaz.”