08 Ekim 2020

Günümüzde âdeta unutulmaya yüz tutmuş bulunan mâlî ibadetlerden biri olan öşür, toprak mahsullerinden verilen zekâttır. Öşrü vermeyenler de, tıpkı zekât vermeyenler gibi Allah katında gâsıp ve suçlu durumundadırlar. Fukarânın, muhtacın, Allah yolunda gayret edenlerin haklarını gasbetmiş olmaktadırlar.

Rivâyete göre Yemenli bir zâtın San’a yakınlarında büyük bir bahçesi vardı. Bu cömert kişi, mahsul toplama zamanında fakirlere, gariplere ve zayıflara öşür payını fazlasıyla ve bolca ayırırdı. O zât vefât edince, çocukları ihtirâsa kapılarak:

“–Âilemiz hayli kalabalık, malımız ise az. Fakirlere bir şey vermeyelim! Onlar gelip istemeden mahsulleri toplayalım…” diyerek ahitleştiler. Allah -celle celâlühû- onların bu kötü niyetleri üzerine, bahçelerini yakıp küle çevirdi. O büyük bahçe, tanınmaz hâle geldi.

Velhâsıl, öşrü cömertçe dağıtıp muhtaçların duâsını almak; hem bir bereket vesîlesidir, hem de malın mânevî sigortasıdır.