04 Nisan 2020

Son zamanlarda sıkça yaşanan zelzeleleri, kuraklıkları, sel felâketlerini, çekirge istilâlarını ve bilhassa bütün dünyayı sarmış olan virüs felâketini, hangi maddî ve mânevî sebeplerin tetiklediği hususunda, elbette söylenecek çok söz var:

–İnsanoğlunun toprağı, suyu, havayı, velhâsıl dünyayı hattâ uzayı büyük bir hırsla tüketme ve kirletme yarışına girmiş olması,

–Allâh’ın lûtfettiği, tabiî, helâl ve temiz rızıkları terk edip, maddî ihtiraslar uğruna, ekini ve nesli bozan bir sun’î gıda rejimine dönülmesi,

–Küresel güçlerin, mazlum coğrafyaları kendi menfaat çatışmaları sebebiyle kan gölüne döndürmeleri,

–Yerlerinden-yurtların edilmiş milyonlarca insanın feryatlarına sağır kesilen zengin ülkelerin duyarsızlığı,

–Bombalar altında yangın yerine dönmüş ülkelerin mağdur insanlarına sınırlarını kapatan, bir avuç mülteciyi ülkelerinde misafir etmektense denizde boğulmalarına göz yuman, hattâ botlarını batırarak Akdeniz’i bir mülteci kabristanına çeviren sözde insan hakları savunucusu ülkelerin vicdansızlığı,

–Akdeniz sahillerine vuran çocuk cesetlerinin ve Afrika’da açlıktan ölen bebeklerin hazin manzarasına bîgâne kalan dünyanın merhamet ve şefkat fukarâlığı,

–Doğu Türkistan, Arakan, Suriye, Yemen, Gazze, Kudüs ve emsâli yerlerde yaşanan trajedilerde mazlum haklının değil, zâlim güçlünün sözünün geçmesi,

–İnsanlığın, bencillik, hoyratlık ve şımarıklıkta çağ atlayarak âdeta nefsini putlaştırması ve neticede yaşadığı asrı modern bir câhiliye devrine çevirmesi gibi sayısız sebep zikredilebilir.

Şüphesiz ki ilâhî rahmetin çekilip gazap tecellîle­rinin çoğalmasında, bu ve benzeri zulüm, vahşet ve haksızlıkların payı büyüktür.

Fakat bütün bu sebeplerin hulâsası; “Allâh’ı ve âhireti unutmak”tır. Zira Allâh’ın azameti, kudreti, zâlimlerden intikâmı, âhiretteki ilâhî hesap ve azâbı unutulunca, insanoğlu daha da zâlimleşiyor, zulüm cihânı kaplıyor.

Nitekim Rabbimiz, bugün bütün insanlığa bir virüs karşısında acziyeti tattırarak ilâhî azamet ve kudretini hatırlatıyor. Yaşanan hastalıklar ve vefatlar vesîlesiyle, kendimizden uzak görme gafletine düştüğümüz, ölüm ve âhiret hakîkatleriyle bir daha yüzleşmeye, özümüze dönmeye, yaratılış gayemiz olan kulluğumuzu idrâk etmeye davet ediyor.

Rabbimiz, Kur’ân ve Kâinat kitaplarında verdiği kavlî ve kevnî mesajları gönül gözüyle okuyarak ibret alabilmeyi, cümlemize nasîb eylesin. Dînimiz, dünyamız ve âhiretimiz hususunda; sıhhat, selâmet ve âfiyet üzere bir hayat yaşayabilmeyi, lûtf u keremiyle müyesser kılsın. Maddî-mânevî bütün hastalıklarımıza “Şâfî” ismi hürmetine şifâlar ihsân eylesin.

Âmîn!..