Takvâ, Devamlılık İster

Takvâ, devamlılık ister. Devamlılık olmazsa -Allah korusun- kayar gider. Kaygan bir arazi.

Yani Kârun vardır Kasas Sûresi’nde. O, çok takvâlı bir insandı. Tevrat’ı en iyi tefsir edenlerden biriydi. Kaydı gitti, yerin dibine girdi servetiyle.

Bel‘am bin Bâûrâ vardı. O da evliyâullahtandı. Cenâb-ı Hak bir kelp misâli veriyor. O kadar bir şaşkınlaştığını bildiriyor.

Tabi bu, takvâ sahibi olmak ve de bu takvâyı devam ettirebilmek, koruyabilmek. İnsan, dünyevî mesleklerde bir apolet alır, bir diploma alır. Onunla gider ömür sonuna kadar. Takvâda o yok. Onun için kul, dâimâ bir teyakkuz içinde olacak.

Yine Cenâb-ı Hak:

“…Siz Allâh’a yardım ederseniz…” (Muhammed, 7) buyuruyor.

Kul nedir Allâh’ın azameti yanında? Bir hiç!.. Kula gücü de veren Cenâb-ı Hak. Yani İslâm’ı yaşarsanız, İslâm’ı yaşatırsanız.

“…Allah da size yardım eder (buyuruyor) ve ayaklarınızı da kaydırmaz.” (Muhammed, 7) buyuruyor.

Demek ki ayaklar dâimâ kaygan bir zemin üzerinde.