Mânevî olgunluk yolunda mesâfe alabilmek; sadece kitap okumak veya sohbet dinlemekle değil, okuyup dinlediklerinden kendine âdeta bir reçete çıkarıp onun gerektirdiği istikâmette yaşamak ve Allah yolunda hizmet etmekle mümkündür.
Tasavvufî seyr u sülûk, kāl/söz değil, hâldir. Allah dostlarının ahlâk ve hâllerinden nasip alabilmektir. Lâfızda takılıp kalanlar ve işi fesahat ve belâğat dolu sözlerden ibâret sayanlar, aldanmışlardır.
Yûnus Emre Hazretleri, tasavvufun bir makam-mevkî ve şekil işi değil, bir gönül işi olduğunu sehl-i mümtenî üslûbuyla ne güzel ifade eder:
Dervişlik dedikleri hırka ile taç değil,
Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil!
…
Dervişlik olaydı tâc ile hırka,
Biz dahî alırdık otuza kırka!