01 Eylül 2015

Zaman zaman meydana gelen büyük felâketlerde korkuya kapılıyoruz. Bir deprem oluyor, korkuyoruz; bir sel oluyor korkuyoruz. Evet, bunlardan da beşer olarak korkmamız tabiîdir. Fakat esas korkulacak olan, günahlarımızdır.

Günahlarımızdan korkmalıyız:

Dilimizden çıkan yanlış kelâmlardan korkmalıyız.

Merhamet ve şefkat fukarâsı olmaktan korkmalıyız.

İslâm şahsiyet ve karakterini tevzî edememekten korkmalıyız.

İslâmʼın güler yüzünü gösterememekten korkmalıyız.

Bütün bunlardan korkmalıyız ki; son nefeste meleklerin müjdelediği “korku ve hüzünden emin olan” bahtiyar kullardan olabilelim