20 Eylül 2014 Cumartesi

Takvâdan uzak bir dînî tahsil; ilâhî hakîkatleri dahî nefsânî kaygılarla değerlendiren, “din âlimi” etiketli “din tahripçileri”nin ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Bunlar da servet, şehvet ve şöhret gibi nefsânî ihtiraslara tamah ederek verdikleri fetvâlarda “Kitap ve Sünnet’e uyma” hassâsiyetini yitirerek “kitabına uydurma” menfaatçiliğine meylederler. Bu sebeple bir âlimde ilim var, fakat amel ve takvâ yoksa, âkıbeti hüsrandır.

Nitekim Ebuʼl-Hasan Harakānî Hazretleri şöyle buyurur:

“İki kişinin dinde çıkardığı fitneyi şeytan bile çıkaramaz:

1. Dünya hırsına kapılmış âlim.

2. İlimden mahrum ham sofu.”