Haramda Şifâ Yoktur

Hayatımızda her şeyin bir şerîat hududuna dikkat edebilmemiz lâzım. Bugün bu kaydı maalesef. Kayanlarla olmaz. Şu bardağın içine biraz necâset gitse, bu bardağın bütün güzelliği gider.

Miras hukuku kaydı. Kul hakkı giriyor. Haram giriyor gıdalara. Haramda şifâ yoktur. O muhtelif şeyler geriye çıkar ama insan farkında olmaz.

Kalem Sûresi’nde bir hâdise var:

Yemenli bir zât, öşür, öşrünü fazla fazla dağıtırmış. Biçerken ekinleri, fakirler gelip toplanırlarmış; fazla fazla verirmiş.

Vefat ediyor. Çocukları muhteris:

“–Bu diyorlar, bize bile kâfi gelmez. Aman diyorlar, fakirler, garipler gelmeden biz yavaşça gidelim; ne var ne yok toparlayalım. Sessiz sessiz gidelim ki, sesimizi duyup toplanmasınlar tarlaların etrafında…”

Niyet değişiyor. Kalp değişiyor.

Bir gidiyorlar, bakıyorlar; tarlaları kapkara olmuş, simsiyah olmuş.

Biri diyor ki:

“–Herhâlde diyor, yanlış yere geldik diyor. Bu bizim tarlamız değildi.” diyor.

Öbürü uyanıyor:

“–Yok diyor, bu bizim tarlamız diyor. Biz diyor, bir hakkı gasbettik diyor. Biz hakkı gasbettiğimiz için Cenâb-ı Hak bize bir ders olarak tarlamızı bu hâle getirdi.” diyor.

Bu da öyle kardeşler! Hak-hukuk çok mühim. Mîras çok mühim. Zekâtlar, öşürler çok mühim. Bunlar eğer zedelenirse kalp de zedelenir.

Onun için birincisi şerîat. Olmadan olmaz.

Düğünler-dernekler, mühim bunlar. Bir mânevî hayata giriştir düğün. İki tarafın Cenâb-ı Hakk’a bir akitte bulunarak bir hayata giriştir. Bu düğünlerin Cenâb-ı Hakk’ın arzu ettiği gibi olması lâzım. Kadın-erkek ihtilâtlı/karışık vs… Allah böyle mi istiyor?!

Onun için, işte;

اِقْرَاْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِى خَلَقَ

(“Yaratan Rabbinin adıyla oku.” [el-Alak, 1])

Şerîati iyi okumak lâzım. Rasûlullah Efendimiz’i iyi okumak lâzım. Allâh’ın verdiği bu Kur’ân-ı Kerîm’i iyi okumak lâzım. Âyetlerde derinleşmek lâzım…