En Mühim Nîmet

Cenâb-ı Hak:

“…Verdiğimiz nîmetleri sayamazsınız.” (İbrahim, 34) buyuruyor.

En büyük nîmet, nîmetlerin nîmeti, insan (olarak yaratılmak) ve biz -elhamdülillah- bir hidâyet üzere, müslüman olarak dünyaya geldik. Bu en çok, en mühim nîmet bu. Fakat Cenâb-ı Hak bu nîmete bir garanti vermiyor son nefeste.

وَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ buyuruyor.

“…Ancak müslümanlar olarak can verin.” (Âl-i İmrân, 102) buyuruyor.

“Ey îmân edenler! Allâhʼın azamet-i ilâhiyyesine göre takvâ sahibi olun ve müslümanlar olarak can verin.” (Âl-i İmrân, 102) buyuruyor.

Bu nasıl olacak?

Yine Muhammed Sûresiʼnde:

“Siz, Allâhʼın dînine yardım ederseniz…” (Muhammed, 7)

Yani İslâmʼı yaşarsanız, kendinizi rûhâniyetle donandırırsanız, Allâhʼa yakın bir kul olursanız, bir “ibâdurrahmân” olursunuz. Cenâb-ı Hak da Dâruʼs-Selâm Cennetʼe davet ediyor.

“…Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı kaydırmaz.” (Muhammed, 7) buyruluyor.