30 Mart 2020

Nasıl ki dünya çapında büyük bir felâket olan virüs salgını için, temizlik/hijyen başta olmak üzere maddî tedbirlere sarılmamız şart ise, ruhları târumâr eden mânevî felâketlere karşı da, son nefese kadar “takvâ” tedbirini elden bırakmamak şarttır. Günah kirlerine karşı elimizi, dilimizi, gözümüzü, kulağımızı, aklımızı ve kalbimizi temiz tutabilmek elzemdir.

Ebû’l-Hasan Harakānî Hazretleri buyurur:

“Allah -celle celâlühû- sizi dünyaya temiz olarak getirdi; siz de O’nun huzûruna kirli olarak gitmeyiniz!”

Nitekim âyet-i kerîmede de şöyle buyrulmaktadır:

“O gün, ne mal fayda verir ne de evlât. Ancak Allâh’a kalb-i selîm (temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur).” (eş-Şuarâ, 88-89)