27 Ağustos 2016

Halkın dînî duygularını istismâr edenler yüzünden, “imam, cemaat, hizmet” gibi birçok İslâmî mefhum, bugün bir îtibar kaybıyla karşı karşıya bulunmaktadır. Hâlbuki bu kelimeler değil, onların gönüllerdeki nezâhetini kirletenler suçludur. Nasıl ki nâdide bir mücevhere sıçrayan çamur, onun kıymet ve sâfiyetini gideremezse, mâneviyâtı dünyevî emellerine âlet edenlerden dolayı, İslâmî tefekkürün yapı taşları mevkiinde bulunan kelime ve mefhumların îtibârına halel getirilemez.

Meselâ aslî mânâsıyla “imam” kelimesi; başta peygamberlerin, sonra da onların izinden giderek, toplumlara hâliyle, kāliyle, davranışlarıyla dâimâ hakkı, hayrı ve hidâyet yolunu göstereren, onlara istikâmet veren önderlerin vasfını ifade eder.

Nitekim Cenâb-ı Hak da:

وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ اِمَامًا

“…Bizi takvâ sahiplerine imam/önder kıl.” (el-Furkân, 74) âyet-i kerîmesiyle, bizlere hem takvâ ehli olmamızı, hem de takvâda imam olacak/öncülük edecek bir İslâm şahsiyeti sergilememizi telkin buyurmaktadır.