14 Şubat 2019

Tevbe eden biri düşünmeli ki, nasıl dünyada kendilerinden başka hiçbir insan yokken Hazret-i Âdem ile Havvâ Vâlidemiz yegâne sığınak, barınak ve dayanak olarak Cenâb-ı Hakk’ı bilip O’ndan kırk sene boyunca mağfiret dilemişlerse, bu hâlet-i rûhiye ile ilâhî rahmet kapısına ilticâ etmek îcâb eder. Uçsuz bucaksız bir okyanusta tek başına kalan veya karanlık bir ormanda yolunu kaybeden biri nasıl can havliyle; “Aman yâ Rabbi, beni kurtar!” derse, nasûh bir tevbe de böylesine canhıraş bir yakarışla Cenâb-ı Hakk’a sığınmayı gerekli kılar.