09 Eylül 2019

Gerçek bir mü’min, şahsına karşı bir hatâ veya kusur işlendiğinde, onları Allah için hoş görür. Allâhʼın kullarını affede affede, ilâhî affa lâyık hâle gelmeye çalışır. Hangi musîbetle imtihan edilirse edilsin, isyana düşmek yerine, her hâlükârda sabır ve rızâ göstererek;

“Bu bana Rabbimden gelen bir imtihandır, ben O’nun takdîrine râzıyım, yeter ki O da benden râzı olsun.” der.

Böylece sebeplere takılmanın mânevî kayıplarından kurtulduğu gibi, her hâlükârda Cenâb-ı Hakk’a yönelmenin de ecrine nâil olur. Yani hayırdan da kazanır, şerden de…