Rahmet Mevsiminde Rahmet İnsanı Olabilmek

Rasûlullahsallâllâhu aleyhi ve sellemEfendimiz’e Cenâb-ı Hak:

وَمَا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمِينَ

((Rasûlüm!) Biz Sen’i âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” [el-Enbiyâ, 107]) buyuruyor. Bütün âlemlere rahmet. O’nun ümmeti de bir rahmet ümmeti, mü’minler de -inşâallah- bir, bu rahmet mevsiminde, bir rahmet insanı olacak.

İnşâallah.

Tabi rahmet insanının fârikaları var. İnşaallah bu Ramazân-ı Şerîf’te bunu daha da öteye kazanırız.

Bu rahmet, tefekkür dünyasına yansıyacak:

Yani kalp, rûhânî vitrinler seyredecek, şeytânî vitrinlerden kendini koruyacak. İlâhî azamet, ilâhî kudret akışlarını tefekkür edecek. Tabi bu, kalbin de mesâfe almasına bağlı. Bu da Ramazân-ı Şerîf’te kalp böyle mesafe alacak.

İbadetlere yansıyacak:

Kalp ve beden âhengi içinde ibadetler olacak. Rûha bir vitamin olacak ibadetler.

Gönle yansıyacak:

Gönül; bütün, insan, mahlûkâtı içine alan bir dergâh hâline gelecek. Kardeşinin sevinciyle sevinecek, kardeşinin derdiyle dertlenecek.

Dile yansıyacak:

Nezâket, zarâfet ve tatlı bir lisânı olacak. Girdiği her mekânda huzur tevzî edecek.

Göze yansıyacak bir rahmet:

Göz, haramlardan korunacak, rûhânî vitrinlerden feyz alacak.

Bu, ele yansıyacak:

Cömert olacak.

Rasûlullah Efendimiz:

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ اَحَبَّ

(“Kişi sevdiğiyle beraberdir.” [Buhârî, Edeb, 96]) buyuruyor.

Mala yansıyacak:

İnsan, malını düşünecek. “اَلْمُلْكُ لِلّٰهِ” : “Mal, Allâh’a ait” diyecek. Bana Allah bunu emânet olarak verdi diyecek. Emâneti yerine getirmeye gayret edecek. Helâlden kazanacak. Tabi helâlden kazanınca, mutlakâ bu helâle gidecek. Kazancına dikkat edecek.

Şahsiyetine yansıyacak:

“El-emîn, es-sâdık” olacak. En doğru insan olacak. Emr-i bi’l-mârûf, bu hâliyle, bu gönül iklimiyle emr-i bi’l-mârûf ve nehy-i ani’l-münker’de bulunacak. Hâliyle-kāliyle İslâm’ı yaşayacak.

Velhâsıl Ramazân-ı Şerîf, böyle bir rahmet ayı. Ve bir mü’min de rahmet insanı olacak.