Kur’ân Hizmeti

2006 – Ocak, Sayı: 239, Sayfa: 045

Toprak üzerinde gezip dolaşırken birgün gelip de o çiğnenen topraktan bir parça olacağımız gerçeğini kavrayıp hayâtımızı bu anlayışla tanzîm edebilmemiz için, Kur’ân’ın engin muhtevâsına îman ve muhabbet ile eğilmemiz şarttır.

İnsanların en bahtiyarları, kalblerini Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyye iklîminde mânevî bir dergâh hâline getirerek, mahlûkâtı onun içine alabilenlerdir.

Hak ve hakîkat adına her fetret devrinden kurtuluşun bir numaralı sâikı, Kur’ân-ı Kerîm hizmetindeki gayretten ibârettir.

Zamanımızda bütün ümmetin yeniden silkiniş ve öz benliğine dönüşünü temin edebilecek olan asıl hizmet, Kur’ân-ı Kerîm’e müteveccih alâkaya revaç verebilmektir.

Nesillerini muhâfaza duygusu içinde çırpınan bitkiler ve hayvanlar karşısında, kâinâtın en yüksek varlığı olan insanların nesillerini mânevî duygu ve Kur’ân nûrundan bîgâne yetiştirmeleri çok acıdır.

Kur’ân-ı Kerîm hizmeti, büyük bir îtinâ ve hassâsiyet isteyen bir gönül işidir ve Allâh’ın kuluna bahşettiği yüce bir ikrâmıdır.

Çocuklarımızı, Kur’ân ve Sünnet dünyâsı içinde yetiştirmemiz, sevgi ve merhamet muktezâsı; bu hususta ihmâl ise gaflet ve zulmet muktezâsıdır.

Kendisini Tâif’te taşlayanlara bile bedduâ etmeyen Rahmet Peygamberi’­nin Kur’ân muallimlerine yapılan ihânet karşısında bedduâ etmesi, Kur’ân hizmetine mânî olanların ne büyük bir cürüm işlediklerinin bir ifâdesi olduğu gibi, Kur’ân hizmetini ihlâsla îfâ etmenin, Allâh ve Rasûlü’nün nazarında ne şerefli bir yeri olduğunun da açık bir delîlidir.

Kur’ân ile tebliğin, arzu edilen derecede güzel bir tesir bırakması, ancak Kur’ân ile meşgûliyette duygu derinliğine ulaşmış hassas mü’minlerin kârıdır.

Kur’ân-ı Kerîm’i, kalbi ilâhî muhabbetle dolu, sâlih ve sâliha muallimlerden öğrenmek zarûrîdir ki, o feyizli kalblerden bir hâl in’ikâs ederek dinleyenleri duygu derinliğine ve tefekküre sevk etsin.

Kur’ân muallimlerinin -bilhassa günümüzde- talebelerine daha çok ihtimam göstermeleri zarûrîdir.

Kur’ân hizmetinde bulunanların, örnek davranışlarla olgun bir karakter sergileyip kendilerini sevdirmeleri îcâb eder.

Kur’ân hizmetinde bulunanlar, kendilerine emanet edilen talebelerine karşı emir-komuta münâsebetiyle, mecbûriyet savma kabîlinden, heyecansız, samîmiyetsiz ve kuru bilgilerle ders takrir etmekten kaçınmalıdırlar.

Kur’ân hizmetinde bulunanlar, kendilerinin “lâ-yüs’el” yâni sorumsuz olmadıklarını, birgün ilâhî mizanda hesap vereceklerini unutmamalıdırlar.

Kur’ân ile duygu derinliğine nâil olabilmek ve Kur’ân’ın ulvî mânâlarını amel-i sâlihler hâlinde davranışlara aksettirebilmek için, kalblerin pozitif enerji ile, yâni muhabbet ve rûhâniyetle dolması zarûrîdir.

Kendi yüreğinde hissetmediği için îmânın aşk ve vecdini minik ve mâsum yüreklere hissettiremeyen bir eğitimci ve Kur’ân’ın engin mânâ kevserinden kendisi tatmadığı için tattıramayan bir hoca, büyük bir vebâl altındadır.

Ne mutlu evlâtlarına ve gelecek nesillere karşı şerefli bir îman hizmeti îfâ ederek ilâhî mîzanda Kur’ân-ı Kerîm nîmetinin mes’ûliyetinden beraat fermânı alabilenlere…