9 Mart 2016

Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, Übey bin Kâ‘b -radıyallâhu anh-’a takvânın mâhiyetini sorar. Übey -radıyallâhu anh-:

“–Sen hiç dikenli bir yolda yürüdün mü ey Ömer?” der. Hazret-i Ömer:

“–Evet, yürüdüm.” deyince bu sefer:

“–Peki, ne yaptın?” diye sorar. Hazret-i Ömer:

“–Elbisemi topladım ve dikenlerin bana zarar vermemesi için bütün dikkatimi sarf ettim.” cevâbını verir. Bunun üzerine Übey bin Kâ’b -radıyallâhu anh-:

“–İşte takvâ budur.” der. (İbn-i Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, Beyrut 1988, I, 42)

Takvâ; beşikten mezara doğru bir yolculuktan ibaret olan dünya dikenliğinde, îman ve İslâm elbisesini, günahların, haramların, hatâların dikenlerine takılıp parçalanmaktan veya zedelenmekten muhafaza etme hassâsiyetidir…