29 Eylül 2021

Cenâb-ı Hak Kurʼân-ı Kerîmʼdeki kavlî âyetleri gibi kâinat kitabındaki kevnî âyetleriyle de insanları îkaz hâlindedir. Bu îkazlar karşısında materyalist ve ateist bir bakış açısıyla “tabiat hâdiseleri” deyip geçmek, bir müslümanın gönül ufku olamaz.

Meselâ bir virüs, küresel güçleri âciz bıraktı. Dünyanın muhtelif yerlerinde uzun zaman söndürülemeyen büyük yangınlar çıktı, bu yangınların biraz ötesinde ise aşırı yağışlar oldu, ortalığı sel bastı.

Müʼmin, Cenâb-ı Hakkʼın kâinat kitabında sergilediği bu kevnî âyetleri de gönül gözüyle okuyacak, verilen îkaz ve mesajların mânâsını idrâk edecek. Maddî hâdiselerin ardındaki hikmetleri de gönül gözüyle okuyacak. Fakat dünyevîleşme gafleti neticesinde her şeyi yalnız maddî plânda değerlendiren ham nefislerin bu ilâhî mesajları okuması imkânsızdır. Onlar hâdiselerin hikmet tarafına âmâ kalmaya mahkûmdurlar.

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Her kim Benʼi anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve Biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz. O:

«–Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Oysa ben, hakîkaten görür idim!» der.

(Allah) buyurur ki:

«–İşte böyle. Çünkü sana âyetlerimiz geldi; ama sen onları unuttun. Bugün de aynı şekilde sen unutuluyorsun!” (Tâhâ, 124-126)