18 Ocak 2021

İnsanoğlu, âhirette hesaba çekilirken amel defterindeki kayıtların titizliğini görünce, dehşet içinde kalacak. Âyet-i kerîmede bu hakîkat şöyle haber veriliyor:

“Kitap ortaya konmuştur. Suçluların, onda yazılı olanlardan korkmuş olduklarını görürsün. «Vay hâlimize!» derler, «Bu nasıl kitapmış! Küçük-büyük hiçbir şey bırakmaksızın (yaptıklarımızın) hepsini sayıp dökmüş!» Böylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.” (el-Kehf, 49)

Mesele bu kadar ince ve hassas olunca, bizler de daha dikkatli olmak mecburiyetindeyiz. Bunun için, hakkını yediğimiz kimseler varsa derhâl helâlleşmeliyiz. Fakat helâlleşme imkânı kalmamışsa, yani hak sahibi ölmüş veya kaybolmuşsa, onun adına sadakalar vererek hatâyı telâfîye çalışmamız ve yine Cenâb-ı Hakk’ın affını dilememiz gerekir. Bilhassa da unuttuğumuz ve farkında olmadığımız kusurlarımız sebebiyle:

رَبَّنَا لَا تُؤٰاخِذْنَا اِنْ نَسِينَا اَوْ اَخْطَاْنَا

“…Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma!..” (el-Bakara, 286) duâsına çokça devam etmeliyiz.