14 Kasım 2020

Bir kimse hakkında doğru bir kanaat sahibi olmak için onun sadece namazına, orucuna bakmak kâfî değildir. Gerçek bir namaz, nasıl ki kulu fahşâ ve münkerden alıkoymalı ise; lâyıkıyla tutulan bir oruç, nasıl ki rûhu inceltip şefkat ve merhameti inkişâf ettirmeliyse, gerçek bir tasavvufî hayat da şekilden ziyade bir gönül işidir.

Tasavvufî hayatın gerektirdiği sâlih amelleri, güzel ahlâkı, mârifetullah derinliğini, ihsan şuurunu, ihlâs ve takvâ hassâsiyetini yaşamadıktan sonra; tasavvufun ismini, cismini, şeklini, etiketini, sembollerini taşımak, kişiyi ârif, müttakî, derviş, mürid, mürşid, velhâsıl ehl-i tasavvuf yapmaz.