08 Aralık 2021

İnsanın Rabbini bırakıp da en çok kulluk ettiği bâtıl ilâh, kendi nefsidir. Yani Allâhʼın emrini îfâya mânî olan keyfî kararlarıdır. İlâhî hakîkatlere ters düşen “bana göre”leridir. İslâmʼın hükümlerine uymayan “bence” ifadeleridir. İbadetleri, sırf Allâhʼın emri olduğu için değil de, fânîlerin gözüne girmek veya onların gözünden düşmemek gibi, süflî ve dünyevî niyetlerle bulanık olarak edâ etmektir. Bu ise, tevhîdin zıddı olan “gizli şirk”tir.

Bunun için, tevhîd inancının sırf sözde kalmayıp hâl ve davranışlara da yansıması zarurîdir. Yani sadece lâfta değil, fiil, sıfat ve ahlâkta da tevhîd ehli olabilmek gerekir.