Sadece Cuma ve Teravihleri değil, beş vakit namazı cemaatle kılmak, mühim bir kulluk vazifemizdir. Bu hususta sahâbeden Abdullah ibn-i Ümm-i Mektum’la ilgili rivayet çok ibretlidir.
İki gözü de âmâ olan İbn-i Ümm-i Mektum -radıyallâhu anh-, bir gün Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e geldi ve:
“–Yâ Rasûlâllah! Benim evim Mescid-i Nebevî’ye uzak, beni elimden tutup götürecek kimse yok. Yolda haşerat var. Ben, evimde namaz kılsam olur mu, buna müsaade eder misiniz?” dedi.
Efendimiz bir müddet tefekkür ettikten sonra sordu:
“–Hayye ale’s-salâhʼı duyuyor musun?”
O da:
“–Duyuyorum yâ Rasûlâllah!” dedi.
Bunun üzerine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“–Öyleyse mescide devam et!” buyurdu. (Nesai, İmamet 50)
İşte bu, bir âmâya verilen tâlimat… Peki bu tâlimattan kendimize ne kadar hisse alabiliyoruz?..