05 Haziran 2018

Cenâb-ı Hakk’ın zamana aksetmiş bir lûtfu olan Ramazân-ı Şerîf, bizim için -mecâzen- bir “Tanrı misafiri” mevkiindedir. Senede bir ay gönül hânelerimize teşrif eden bu mübârek misafiri; oruçla, terâvihle, sahurla, iftarla, infaklarla, sabırla, nefsi dizginlemekle, Kur’ân-ı Kerîm ile ünsiyetimizi artırmakla güzelce ağırlayalım. Ramazan’ın son günlerinde ise; “Ey kalplerimizin yıkandığı mübârek ay! Yine gel ve bizi ihyâ et!..” diyerek, onu hasret dolu elvedâlarla ve bizden râzı olmuş bir hâlde uğurlayalım. Böylece bu takvâ mektebinden sonra; rahmet, mağfiret ve Cehennem’den kurtuluş şehâdetnâmesi olan hakîkî bayrama erebilmeye gayret edelim.