04 Aralık 2021

Ashâb-ı kirâm, Mekke devrinde müşriklerin ağır baskı, zulüm ve ambargosu altında iken kendi kendilerine:

“Bizler Rabbimizʼe kul olabilmek için her türlü cefâya katlanıyoruz. Allâh’a isyan eden kâfirler ise dünyada refah içinde rahat rahat dolaşıyor, dünya menfaatlerinden istedikleri gibi istifade ediyorlar.” dediler.

Bunun üzerine Rabbimiz, mü’minlere dünyadan çok daha hayırlı olan ukbâyı tercih etmelerini emrederek şöyle buyurdu:

“İnkârcıların (refah içinde) diyar diyar dolaşması, sakın seni aldatmasın! Azıcık bir menfaattir o. Sonra onların varacakları yer Cehennemʼdir. O ne kötü varış yeridir!

Fakat Rabʼlerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah tarafından bir ikram olarak, altlarından ırmaklar akan, ebedî kalacakları Cennetler vardır. Ebrâr (hayır-hasenat sahibi dindar kullar) için Allah katındaki (nîmetler) daha hayırlıdır.” (Âl-i İmrân, 196-198)