01 Nisan 2021

Ebû’l-Leys Semerkandî Hazretleri buyurur:

“(Bir infak esnâsında) veren, alana teşekkür edâsı içinde olmalıdır. Çünkü alanın nasîbi, dünyevî ihtiyacın giderilmesidir. Verenin nasîbi ise uhrevî ve sonsuz lûtuflar ile Cenâb-ı Hakk’ın rızâsıdır. Böyle olunca; veren, alandan daha kârlı durumdadır. Onun için de muhâtabına teşekkür etmelidir.”

Nitekim bizler, bu nezâket ve zarâfeti büyüklerimizden görmüştük. Merhum pederim Mûsâ Efendi -rahmetullâhi aleyh-, birine herhangi bir ikramda bulunacağı zaman, o ikramın muhtaçtan önce Allâh’ın kudret eline geçeceği şuuruyla, büyük bir nezâket ve titizlik gösterirdi. Verilecek meblâğı bir zarfa koyar, üzerine de; “Muhterem, filân efendi! Hediyemizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz…” şeklinde, son derece zarif ifadeler nakşederek takdim ederdi.