01 Ağustos 2015

Cenâb-ı Hak, Kurʼân-ı Kerîmʼinde bizlere bir konuşma tarzı tâlim ediyor:

Her hususta, doğru, samimî, âdil ve hak-şinas olmamızı emrederek قَوْلاً سَدِيداً, yani doğru söz söyleyin, buyuruyor. (Bkz. en-Nisâ, 9; el-Ahzâb, 70)

Anne-babaya karşı “öf” bile deme, onlara; قَوْلاً كَرِيماً, yani ikramkâr ve iltifatkâr söz söyle, buyuruyor. (Bkz. el-İsrâ, 23)

Yoksula verebileceğin hiçbir şeyin yoksa ondan yüzünü çevirme, hiç olmazsa قَوْلًا مَيْسُورًا gönül alıcı, tesellî edici birkaç söz söyle, buyuruyor. (Bkz. el-İsrâ, 28)

Başa kakmak ve gönül incitmek sûretiyle ecri zâyi edilen bir sadakadansa قَوْلٌ مَعْرُوفٌ, yani tatlı bir söz daha hayırlıdır, buyuruyor. (Bkz. el-Bakara, 263)

Zâlimlerin kalbini yumuşatmak için قَوْلاً لَيِّناً, yani yumuşak söz söyleyin, buyuruyor. (Bkz. Tâhâ, 44)

Yine tebliğ esnâsında قَوْلاً بَلِيغاً yani gönüllere işleyecek tesirli, hikmetli ve belîğ söz söyleyin, buyuruyor. (Bkz. en-Nisâ, 63)

Kaba ve haşin konuşmaların bir müʼmine yakışmadığını ve ses tonumuzu da yerine göre ayarlamamız gerektiğini ifade sadedinde canlı bir misal vererek:

“Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.” (Lokman, 19) buyuruyor…

Velhâsıl, Rabbimiz, bunun gibi pek çok tâlimatla, müʼmine yakışan konuşma üslûbunu Kurʼân-ı Kerîmʼinde beyan ediyor.

Anaokulundan üniversitelere kadar bütün okullarda ve kurslarda yabancı dillerin öğretildiği günümüzde, Kurʼân-ı Kerîmʼin bizden istediği lisâna ne kadar âşinâyız? Beşerî lisanlara ne kadar, Kurʼân lisânına ne kadar ehemmiyet veriyoruz?..