Efendimizi Ne Kadar Tanıyoruz?

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyor:

“Cinlerin ve insanları âsîleri hâriç, yerle gök arasında her ne varsa, benim Allah Rasûlü olduğumu tanır.” buyuruyor.

Uhud tanıdı; bir dağ tanıdı. Hurma kütüğü tanıdı. Hayvanlar tanıdı. Bâzı, deve gelirdi, önünde eğilirdi, ağlardı. Sahibini çağırırdı Efendimiz:

“‒Niye buna zulmediyorsun?” derdi. (Bkz. Ebû Dâvud, Cihad, 44/2549)

Hurma kütüğü… Efendimiz, cemaate vaaz veriyordu. Cemaat kalabalıklaştı. Hurma kütüğü kâfî gelmedi büyüklüğü. Bir minber yapıldı. (Vaazını) minberde verince hurma kütüğü ağladı. Bu, mütevâtir hadis geliyor. Yani “müttefekun aleyh” geliyor. “Müttefekun fih” olarak geliyor. Bütün sahâbe ittifakla duydu. Büyük bir kalabalık duyuyor bunu.

Hattâ Mevlânâ diyor ki burada:

“Allah Rasûlü indi. O hurma kütüğünü sıvazladı. Kütük, sükûnete erdi.”

Mevlânâ diyor ki:

“Bir (diyor), hurma kütüğü (diyor), Allah Rasûlüʼnü tanıdı (diyor). Peki sen hurma kütüğü değilsin (diyor). Sen insansın (diyor). Sen ne kadar tanıyorsun o zaman?” diyor.