28 Haziran 2016

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyu­rur:

“Oruç; sadece yemek, içmek vesâireden kesilmek değildir. Kâmil ve sevaplı oruç ancak; faydasız lâftan, boş vakit geçirmek­ten, kötü söylemekten, (dedikodudan) ve nefs-i emmârenin bütün temâyüllerinden vazgeçmektir. Şayet biri sana söver yahut sana karşı câhilce herhangi bir harekette bulunursa, kendi kendine; «Şüphesiz ki ben oruçluyum!» de; sabret!” (Hâkim, Müstedrek, I, 595)

Demek ki sabır ayı olan Ramazân-ı Şerîfʼte tutulan oruç, âdeta rûhun giydiği bir ihram gibidir. Nasıl ki ihramda refes, fısk ve cidâl yasaksa, tıpkı bunun gibi, şehevî arzular, fısk u fücûr, münâkaşa ve bir gönle diken batırmak da, orucun ecrini zâyî etmek demektir.