26 Temmuz 2020

Cenâb-ı Hakk’ın Halîl’i/dostu olan İbrahim -aleyhisselâm-’ın gönlünü meşgul eden en mühim kaygılardan biri, nesli için duyduğu endişe idi. Kendisinin nâil olduğu mânevî kıymetleri nesline de mîras bırakabilme arzusuyla Cenâb-ı Hakk’a şöyle niyaz ediyordu:

“Rabbim! Beni ve zürriyetimi namazı hakkıyla kılanlardan eyle!” (İbrâhim, 40)

Hazret-i İbrahim’in, oğlu İsmail -aleyhisselâm-’ı yetiştirmesi, bir babanın evlâdını terbiyesi hususunda muhteşem bir fedakârlık numûnesidir.

İbrahim -aleyhisselâm-, murâd-ı ilâhî gereği, hanımı Hacer ve oğlu İsmail’i çölün ortasında, ziraate elverişsiz bir vâdiye bıraktı. Hazret-i İbrahim bunun sebebini, “namaz kılmaları” için diye ifade buyurur. Hazret-i İbrahim, dünyanın geri kalanından uzak Hicaz’da, ilâhî tâlimat üzerine îmanlı bir nesil inşâ etmekteydi.

Kurban emri geldiğinde Hazret-i İbrahim ve Hazret-i İsmail, Cenâb-ı Hakk’ın emrine beraberce teslîmiyet gösterdiler. İlâhî emri îfâ hususunda birbirlerine destek oldular. Kendilerini Cenâb-ı Hakk’ın emrini îfâ etmekten caydırmaya çalışan şeytanı taşlayıp canları pahasına da olsa Allâh’ın emrine râm olduklarını ispat ettiler.

Cenâb-ı Hak da onlara kurban edilmek üzere bir koç indirdi. Baba ve oğul bu büyük imtihandan alınlarının akıyla çıktılar. Daha sonra birlikte Kâbe’yi inşâ ettiler. Şirk ve küfürden uzak bir tevhid dîninin merkezini tesis ettiler. Birlikte namaz kıldılar, duâ ettiler, mescidi temizlediler, insanları Allâh’a kulluk etmeye çağırdılar.

Cenâb-ı Hak, onların rızâ-yı ilâhî için candan fedakârlık hâtıralarını, kıyamete kadar gelecek mü’minlerin hac ve kurban ibadetlerine nakşetti.

Yine Cenâb-ı Hak, yüreğinde bir nesil endişesi taşıyan İbrahim -aleyhisselâm-’ı “Ebu’l-Enbiyâ” yani “Peygamberler Babası” olmakla şereflendirdi. Bütün Benî İsrâil peygamberleri, oğlu İshâk’ın soyundan geldi. Hazret-i Muhammed Mustafâ -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz de, diğer oğlu Hazret-i İsmail’in zürriyetinden geldi.

Hazret-i İbrahim’in, nesli hakkındaki endişe, gayret ve fedakârlıklarından dolayı Cenâb-ı Hak onu tebrik ediyor:

«‒İbrahim’e selâm olsun!» (es-Sâffât, 109) buyuruyor. Salli-bârik duâlarımızda kıyâmete kadar Hazret-i İbrahim’in nesil gayretinin feyiz ve bereketini yâd ediyor ve ümmet-i Muhammed için de niyâz ediyoruz.

Ne mutlu, arkasında fedakâr insan mîrâsı bırakarak şu gök kubbede hoş bir sadâ bırakabilenlere!..