25 Ağustos 2017

“Ben şu şu hizmetleri yaptım kâfî! Bana yeter!” diyebileceğimiz bir hudut yok!.. Zekâtın nisâbını biliyoruz. Serveti olan kişi; kırkta birini verince, zekât borcunu ödemiş olur. Fakat Cenâb-ı Hakk’ın lûtfettiği îman nimetinin bedelini nasıl ödeyecek? Onun asgarî bir hududu yok. Son nefese kadar gayret var. Her imkânını seferber etmek var. En alt seviyedeki kuldan peygamberlere kadar herkes tebliğle mükellef…