22 Ekim 2014 Çarşamba

“Ey îmân edenler! Allâh’ı çokça zikredin!” (el-Ahzâb, 41) âyet-i kerîmesinin tefsîrinde İbn-i Abbas -radıyallâhu anhümâ- şöyle demiştir:

“Allah Teâlâ, kullarına farz kıldığı (namaz, oruç, zekât gibi) her ibâdete belli bir sınır tâyin etmiştir. Bu hususta mâzeret sahibi olanların özürlerini de kabûl etmiştir. Ancak zikir, bunun dışındadır. Allah Teâlâ, zikir hakkında nihâyetine erilebilecek bir sınır tâyin etmemiştir. Aklını kaybedenden başka, zikri terk eden hiç kimsenin mâzeretini de kabûl etmez. Cenâb-ı Hak, insanlara her hâlükârda zikir hâlinde olmalarını emretmiştir…” (Taberî, Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kur’ân, XXII, 22; Kurtubî, XIV, 197)