09 Nisan 2020

Hazret-i Mevlânâ, musibetlerden ibret ve nasihat almanın ehemmiyetine dair şöyle buyurur:

“Rüzgârın Âd Kavmi’ne ne yaptığını görmedin mi? Suyun da Tûfan’da ne yaptığını işitmedin mi?

Kızıldeniz’in Firavun’u nasıl helâk ettiğini; Kârûn’un nasıl yerin dibine geçtiğini!..

Ebâbil kuşlarının fil ordusuna ne yaptığını, tanrılık iddiâ eden Nemrud’un başını küçücük bir sineğin nasıl yediğini!..

Lût’un ahlâksız kavmi üzerine taşların nasıl yağdığını ve onların nasıl karanlık ve mülevves bir göle gömüldüğünü bilmiyor musun?

Dünyadaki cansız zannedilen varlıkların (cemâdâtın) sanki akıllı insanlar gibi, peygamberlere yardım ettiklerini uzun uzadıya söylesem, Mesnevî o kadar büyür ve o derece hacim peydâ ederdi ki, kırk deve onu taşımaktan âciz kalırdı.

Eğer gözüne, sana cefâ vermek için emir verilse, gözün senden yüz türlü intikam alır. Eğer dişine, seni muzdarip etmesi için emir verilse, sen dişinden ne acı cefâlar görürsün.

Tıp kitabını aç da hastalıklar bahsini oku! Ten askerinin neler yaptığını gör!

Mâdemki her şeyin canının canı Allah’tır; o hâlde canın canına âsî olmaktan kork! O’nun emirlerine itaat et!”