09 Eylül 2017

Ashâb-ı kirâm, bütün rûhî ihtilâçlarını ve nefsânî istifhamlarını, Allah ve Rasûl’üne teslîmiyet potasında eriterek gönül huzuruna ermişlerdi. Zira Allah Rasûlü’nü yakından tanımış ve O’na hayran olmuşlardı. Bu yüzden O’nun gönlünde ufacık bir yer edinebilmeyi, cihan saâdetine tercih ediyorlar ve bu uğurda her türlü fedakârlığı canlarına minnet biliyorlardı. Bu îman heyecanıyla da; “Canım, malım, her şeyim Sana fedâ olsun yâ Rasûlâllah, yeter ki Sen emret!” diyorlardı.

Peki bizler bu fedakârlık ufkuna ne kadar yaklaşabiliyoruz?!.