09 Eylül 2014 Salı

Rabbimizʼin rahmet ve merhameti, gazabına gâliptir. Yani O, cezâyı hak eden nice günahkâr kullarını, samimî bir tevbeyle affeder ve yine kullarının küçücük iyiliklerine bile, şânına yaraşan bir cömertlikle bol bol ecir ihsân eder.

Mü’min de dâimâ bu rahmet üslûbuyla hareket etmeli; helâk edici değil, ihyâ edici ve yeşertici bir rûha sahip olmaya çalışmalıdır.

Nitekim bir gazâda kâfirlerin yok olması için bedduâ etmesi istenen Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“Ben lânet etmek için değil, rahmet olarak gönderildim.”buyurmuştur. (Müslim, Birr, 87)

Müʼmin de, günaha olan nefretini günahkâra taşırmamalıdır. Bilâkis onu, yaralı bir kuş gibi şefkat ve merhamete muhtaç görmelidir.