09 Ekim 2014 Perşembe

Ebû’l-Hasan Harakānî Hazretleri buyurur:

“İki kişinin dinde çıkardığı fitneyi şeytan bile çıkaramaz:

1) Dünya hırsına kapılmış âlim,

2) İlimden mahrum ham sofu!”

Dînî hakîkatlerin sırf sözle ifâde edilmesi kâfî değildir. Din âlimlerinin, hâliyle, kāliyle, ibadetiyle, ahlâkıyla, yaşayışıyla da dîni güzelce temsil ederek numûne olmaları zarûrîdir. En kötü numûne ise, başkalarına hakkı ve hayrı tebliğ edip kendi hâl ve yaşayışında dîni temsil edemeyen, dünya hevesine kapılmış âlimlerdir. Onlardan fayda yerine ancak zarar gelir.

İlimden mahrum ham sofular da bunun gibidir. Zira din bir bütündür; hayatın her safhasını kaplamalıdır. İlimden mahrum bir kişinin de ibadetinde, muâmelâtında, beşerî münâsebetlerinde, ahlâkî yapısında hatâ ve noksanlıklar olur. Bu itibarla câhil sofular da ümmete numûne olamazlar. Hattâ bilmeden insanları yanlış yollara sevk ederek zararlı olabilirler.