08 Mart 2017

Dînin koyduğu kâidelerin ihlâlinden doğan cezâlar, ferdî olduğu ve çoğu âhirete âit bulunduğu hâlde, haram mal edinmekten doğan belâ, onun kazanılmasında bir dahli olmayan gelecek nesillere de sirâyet eder. Üstelik insanlardan bunun acısı, sırf âhirete kalmayıp bu dünyada da mutlaka çıkar. Halk, bu nükteyi sezerek onu; “Dedesi koruk yemiş, torununun dişi kamaşmış!” şeklinde darb-ı mesel hâline getirmiştir.

Haram servetten mîras alanların ekseriyetle doğru yolda yürüyemediği, bir gerçektir. Çünkü parada bir sır vardır; o, geldiği yoldan gider. Geldiği yol haram olan bir mal, mîrasçısını da arkasına takarak kötü yollara sürükler. Böyle bir mal, yılana benzer. Yılan nasıl girdiği delikten çıkarsa, malın hayra mı şerre mi sarf edildiği de, kazancın helâliyet derecesinin bir göstergesidir.