08 Haziran 2019

Muallâ bin Fadl -rahmetullâhi aleyh- şöyle der:

“Selef-i sâlihîn, Cenâb-ı Hakk’a, altı ay kendilerini Ramazan’a ulaştırması için duâ ederlerdi. Geri kalan zamanda da, idrâk ettikleri Ramazan’ı kabûl buyurması için duâ ederlerdi.” (Kıvâmu’s-Sünne, et-Terğîb ve’t-Terhîb, II, 354)

Unutmayalım ki Ramazân-ı Şerîf’teki ibadetlerimizin kabûlünün delîli; Ramazan’dan sonra­ki hâl ve istikâmetimizdir. Yani Ramazân-ı Şerîfʼte girilen yoğun ibadet iklîmi ve erişilen müstesnâ kulluk kıvâmı, ekilen bir tohum gibidir. Bu tohumun tutup tutmadığı, yılın diğer aylarında filizlenerek, yapraklanıp çiçeklenerek meyve vermesi ile kendini gösterecektir.