08 Eylül 2019

Bir nîmet veya muvaffakıyete eriştiğimizde şımarmayacağız. Kulluğumuzu, hiçliğimizi ve âcizliğimizi unutmayacağız. Gurur, kibir ve enâniyete kapılmayacağız. Haddini aşmayacağız, ilâhî hudutların dışına taşmayacağız.

Buna mukâbil, bir belâ ve musibetle imtihan edildiğimiz zaman da ümitsizlik ve karamsarlığa kapılmak yerine, bunun bir tezkiye ve terfî-i derecât, yani günahlara kefâret ve Hak katındaki derecenin yükselmesine vesîle olduğunu düşüneceğiz.