07 Ağustos 2017

İslâm’ın beşinci râşid halifesi sayılan Ömer bin Abdülazîz hasta yatağında iken yakınları:

“–Senden sonra evlâtlarına ve ailene Beytülmâl’den bir şeyler vasiyet et!” dediklerinde o:

“–Çocuklarım ya sâlih veya şerli kimseler olacaktır. Sâlih olurlarsa onların böyle bir şeye ihtiyacı yoktur. Şayet şerli olacaklarsa, zâten benim onlara bir şey bırakmam îcâb etmez. Her iki hâlde de buna lüzum görmüyorum.” demiştir.

Kişinin, evlâtlarına bırakacağı en güzel mîras, onları İslâm karakter ve şahsiyetiyle yetiştirmesidir. Eğer bu mânevî mîras güzelce verilebilirse o evlâtlar maddî mîrâsı da yerli yerinde kullanırlar. Ebeveynlerine sadaka-i câriye olurlar. Fakat mânevî eğitimden mahrum vârislerin, maddî mîrâsı nasıl kullanacağı meçhuldür. Belki de yanlış yolda kullanarak ebeveynlerine seyyie-i câriye olurlar.