05 Ocak 2017

Hikmet ehli bir zât şöyle der:

“Bir kul öldüğünde, malı hususunda iki musîbetle karşılaşır ki, daha önce bunlar gibisini hiç görmemiştir:

Birincisi; bütün malının elinden alınmasıdır. Diğeri de; bütün malı elinden gitmesine rağmen, bunların nasıl kazanılıp sarf edildiğinden ilâhî mahkemede hesâba çekilmesidir.”

Bu sebeple bir mü’min, miras hususunda iki şeye dikkat edecek:

Birincisi; helâlden kazanacak, helâlden yiyecek, ardında bıraktığı da helâl olacak.

İkincisi; neslini de bu helâl hassasiyetiyle yetiştirerek onlara “takvâ şuuru”nu mîras bırakacak.