04 Mart 2017

İslâm nîmeti 1400 seneden beri bizlere binbir çile ve ıztıraplarla ulaştırılmıştır. Bizlere düşen de, bu emâneti bizden sonraki nesillere aynı hassâsiyetle intikâl ettirebilmektir. Bu hususta zamanımız, fedâkârâne bir sûrette hayrın ve hakkın galebesi için gayretli olmayı gerektiren bir zamandır. Zira bir arabanın tekerleri çamura battığı zaman onu itenin emeği, araba düz yoldayken onu itmeye kalkışanın emeğiyle mukâyese edilemez.

Şu da mühim bir husustur ki, itilen bir arabanın tekerlerinin çamurdan çıkması için ancak bir çocuk bileği tâkatince güç vermeye ihtiyaç duyulduğu hassas bir anda, o küçücük omuz verme faâliyeti, daha büyük bir ehemmiyet arz eder. Buna mukâbil, o hassas zamanda kenarda durup seyreden ve vazifesini yapmayan kimsenin cürmü, daha da ağırlaşır.

Gençlerin, başta internet, televizyon ve medyanın menfî program ve neşriyâtı olmak üzere, pek çok bâtıl cereyanlara kapıldığı, insanlığın ekseriyetle kuvvete râm olup nefs sultasında yaşadığı ve îmanların zaafa uğradığı günümüzde, az gayrete büyük sevap, az ihmâle de büyük vebâl terettüb ettiğini unutmamalıyız…