01 Haziran 2020

“Sen, kendinden geçtiğin için, kendi yarana merhem aramazsın da, başkalarının yaralarına merhem olursun!” (Dîvân-ı Kebîr)

Hazret-i Mevlânâ’nın tarif ettiği bu seviyenin en zirve temsili, Rasûlullah Efendimiz’in hayatında temâşâ edilir.

Fahr-i Kâinât Efendimiz’in hâne-i saâdetlerine ganimetler ve hediyeler gelirdi. O mübârek hânelerde ise üç gün üst üste buğday ekmeği piştiği ve ondan yenip doyulduğu görülmezdi. Çünkü Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, âdeta açları doyurmakla doyar, muhtaçlara ikram etmenin hazzı O’na kendi açlığını unuttururdu.