Zaman zaman meydana gelen büyük felâketlerde korkuya kapılıyoruz. Bir deprem oluyor, korkuyoruz; bir sel oluyor korkuyoruz. Evet, bunlardan da beşer olarak korkmamız tabiîdir. Fakat esas korkulacak olan, günahlarımızdır.
Günahlarımızdan korkmalıyız:
Dilimizden çıkan yanlış kelâmlardan korkmalıyız.
Merhamet ve şefkat fukarâsı olmaktan korkmalıyız.
İslâm şahsiyet ve karakterini tevzî edememekten korkmalıyız.
İslâmʼın güler yüzünü gösterememekten korkmalıyız.
Bütün bunlardan korkmalıyız ki; son nefeste meleklerin müjdelediği “korku ve hüzünden emin olan” bahtiyar kullardan olabilelim